25 Haziran 2009 Perşembe

DENİZDE KARARTI VAR


2004 yazında tesadüfen bir arkadaşımın evinde dinlemiştim ilk ."Kim bu ya ?süpermiş "dediğimde "Kazım Koyuncu" yanıtını almıştım arkadaşımdan .Nihayet adam gibi karadeniz ezgileri dinleyebileceğim birini duydum dedim Volkan Konak'tan sonra..

İlk tanışmam "Hayde" cdsiyle olmuştu.O günden itibaren her zaman ne ıpodumdan,ne bilgisayarımdan ne de arabamdan eksik etmedim şarkılarını.Hele aynı sene ,17 yıl aradan sonra karadenizdeki köyümüze giderken pek bi anlamlıydı onu dinlemek.13 saat boyunca hiç aralık vermeden her iki cdsini de sürekli dinlerken arabadaki herkes bütün şarkılarını ezberlemişlerdi sayemde.

O sene hiç bir konserine denk gelmedim.Hastalığını öğrendim internetten .2005 haziranında konserini duydum ,mayıs ayından biletlerimizi aldık. Konser öncesi iyi olduğuna dair okuduğum haberlere çok sevindim.Çok sevdiğim bu sesi ,canlı olarak izleyebilecektim nihayet. Erteleme haberi geldi konserin .Sonra da ölüm haberi...

Konsere gitmeyi planladığımız Harbiye açık hava tiyatrosunda bir ertesi günü cenazesindeydim.Şarkılar eşliğinde çıktı sahneye .. gitarı bir köşede..bütün sevdikleri ardından en güzel şarkıları ve dileklerini söyleyerek uğurladılar Kazım'ı..

O günden beri her sene bugün daha bir kararır Karadeniz.
Hala tüm sevenleri gibi içim acıyarak ama ilk gün ki kadar severek özlemle dinliyorum şarkılarını.
Rahmetle ...

21 Haziran 2009 Pazar

Canım'a



Biriciğim,en sevdiğim,herşeyim...


9 yıldır bugününü kutlayamıyorum senin .Her sene olduğu gibi ,yine bu zamanlarda dilime dolanır oldu senle ilgili herşey.9 yıldır omurgamı kaybetmiş gibiyim.Ne kadar dik durmaya çalışsamda içim pelte pelte ..Her zamanki tesellim bi yerlerden beni izliyorsun biliyorum ama...


En kötü zamanlarımda o kollarınla beni sarmalayıp,küçük bir kızken yaptığın gibi başımı ellerinle okşamıyorsun ki,hıçkıra hıçkıra ağlarken bana "geçecek"demiyorsun ki.Sana has kokunu içime çekip kendimi güvende hissedemiyorum ki ,Ben uyurken odama girip annemin bana yazdığı notların altına karakteristik yazınla seni seven baban yazıp imzanı atmıyorsun ki..


Her şeyle başa çıkabildim baba,her ayrılığın üstesinden geldim.Her engeli aştım.Sensizliğe hala alışamadım.


Babalar günün kutlu olsun.

6 Haziran 2009 Cumartesi

Nişantaşı




Nişantaşı'nın havasındanmıdır suyundanmıdır nedir ? .Herkes rugan ayakkabı gibi pırıl pıspırıl geliyor gözüme.Kadınların paso son model çantaları kollarında asılı ,benzer tarz kıyafetler,aynı tarz röfleli saçlar,ağır bir parfüm bulutu,solaryumdan sarı-kara suratlar ,geçen seneden beri içime bulantı veren Tom Ford gözlükler..Botox ve dolgu sayesinde aynı tarz mimikler..Yanımdan az önce geçen kadını sanki biraz ilerde tekrar görüyorum.Eskilerin reklam filmleri gibi ,birileri tekrar tekrar aynı figüranları geçiriyor sanki kameranın önünden.Hiç mi bir insanın tarzı olmaz be kardeşim ,herkes nasılda meraklı fotokopiyle çoğaltılmış gibi dolaşmaya.



Bugün köşede dilenen yaşlı kadın " Allah ne muradınız varsa versin ", deyip"çok merci" diye teşekkür edince para veren kadına .Eh artık "yuh" dedim.Nasıl bir bulaşıcı başkalaşımsa bu, dilenci teyze bile almış nasibini.


Bebek ya da Bağdat Caddesi bu kadar değil Nişantaşı'nda var bir enteresanlık.



İsveçli bilim adamlarını bu bölgeyi analiz etmek üzere davet ediyorum.:).

1 Haziran 2009 Pazartesi

Kuşbakışı


Foto:İzDüŞümLer


Şubat ayından beri devam ettiğim Akgün Akova Yaratıcılık seminerinin son günüydü bugün.

Buraları ıssızladığımdan hiç bahsedememiştim.
Başta Akgün Bey olmak üzere, bir sürü çok güzel yürekli insanla tanıştım. Her cumartesi Hocamızın sayesinde,zümrüdüanka kuşunun kanadında farklı farklı mekanlara uçtuk hep birlikte.


Gün oldu Nemrut dağına tırmandık bir belgeselde..
Gün oldu cam ocağında fizyon çalışmaları yaptık..
Karanlık odada el yordamıyla anlamaya çalıştığımız seramik bir objeyi ,körleşme adı altında yapmaya çalıştık...
Müzik dinledik..
Film izledik..
Yorumladık,paylaştık,tartıştık , çocuklaştık, güldük, eğlendik.
Hepsi çok güzel deneyimlerdi.


Bugün bizden önceki grubun proje sunumları vardı.Yağmur'u anlatan arkadaşımızın hazırladığı masmavi uçan balonlar karşıladı bizi salonda.Her birinin ipine,birbirinden güzel şiirler asılıydı ünlü şairlerimizin.Kendi yazdığı şiiri,sevdiği filmlerin yağmur sahnelerinden aldığı kesitler eşliğinde sundu bizlere.Yaptığı minik bir röpörtajla,ilkokul öğrencilerine "Sence yağmur nedir?" diye sordu.Birtanesi ,"Bence yağmur, bulutların tuvalete gitmesidir "dedi :))


Yanımda oturan arkadaşımla şiirlerden fal tuttuk sonra.Benden hayli uzakta asılı olan bir şiiri seçtim niyeyse.O da hocamızın şiiri çıktı.Şiiri okuyunca anladım kanatlıların bana mesajını.
Yukarıdan aşağı salına salına süzüldü beyaz bir kuştüyü gibi düştü yüreğime bu mesaj.
Objektifime merakla bakan bu martı kılavuzluk etsin size.
Bilmiyorum kılavuzu martı olanın sonu ne olur ?
Peki sizce yağmur nedir ?

KUŞBAKIŞI

senin bakışın sevgilim
senin bakışın
bulutlarla yanak yanağa gezen kırlangıç
uçurumların anlamını bilen albatros
yağmurlu günlerde güneş devrimi yapan güvercin
senin bakışın
telefon kulübesinde sesimle sevişen kumru
gökgürültüsünün üstünden geçen turna
emeğin kavgasına kanat veren kartal
senin bakışın sevgilim
senin bakışın
"çok uzaklara gitmeliyim kendimi bulmak için" diyen leylek
"uzaklara gidersen yitirirsin yakınındakileri" diyen serçe
baştankara, içimdeki yazı bahçesine dadanan
sevgilim
senin bakışın
kısa otlara uzun dalların öykülerini anlatan çalıkuşu
çocukluğumun şeytan uçurtmalarıyla yarışan saka
aynanın önünden yavaşça geçen tavuskuşu
sevgilim
ışığın yırtıldığı yerde gökyüzünü bekleyen ispinoz senin bakışın
gökdelenin bodrumunda yuvasını arayan tarlakuşu
odun kafalıları hırpalayan ağaçkakan
sevgilim
savaş gemilerinin üzerine yağan martı senin bakışın
senin bakışın
geceyi, seviştikçe kanadı kanayan geceyi
boşluğun ıslığıyla aralayan yabankazı
gerçeküstü pelikan,
gökyüzünde su kanalları açan pelikan
"yakaladığım en büyük balık sensin" diyen yalıçapkını senin bakışın
sevgilim
senin bakışın
konduğu ağaçlara bir bir sarıldığım ardıçkuşu
sürüden erken ayrılan bıldırcın
cerenin sırtında uyuyan keklik
sevgilim
senin bakışın yağmurkuşlarının nem bolluğu
yıldızların felsefesini bilen kukumav
cennet papağanı, yatağımda gökkuşağını uyutan
kuşların müzik öğretmeni bülbül
senin bakışın ezilenler başkaldırdıkça sevinçle öten kızılgerdan
sinema karanlığında dudak çırpan İstanbul kuşu,
öyle bir kuş varsa eğer
geceyle gündüzü tüylerinde eşitleyen saksağan
sevgilim
senin bakışın
mutsuzluğa gagasıyla gülümseme biçen kayaşakrağı
yapraktan çimene haber götüren ötleğen
Van Gölü'ne gölgesi vuran atmaca
Aladağlar'da iç geçiren şahin
senin bakışın
denizcilerin unuttuğu bahri
gemicilerin unuttuğu suyelvesi
sevgilim
hiç unutmadığım yelkovankuşu senin bakışın
yüzümdeki gökyüzü
bakışlarındaki kuşlarla tanıdı kendini
sevgilim senin yüzün
senin yüzün
eski kuşların yeni seyir defteri
Akgün Akova