19 Aralık 2010 Pazar

GÜZELLEME




Blog yazarken tam "iyi güzel daha sık yazmaya başladım " derken yine araya bir şeyler giriyor yazamıyorum.

Yazmak istediğim çok şey oluyor ama çok sevdiğim şarkıdaki gibi zaman düşüyor ellerimden tahta boşa yuvarlanıyor ,saatler izinsiz ilerliyor ve hakikatten duygularım değişiyor.


Aynı yukarıdaki bebiş gibiyim.Asabiyim ve mazeretim var...

Bu hafta işimle ilgili bir dönemece giriyorum duygularım çok karışık.Ya herro ya da merro diyeceğim bir hafta...

O yüzden ne yapıyorum?kendimi dışarılara vuruyor bu duygularımı sağaltmaya çalışıyorum.

Dün akşam bir arkadaşımın davetlisi olarak Tim 'de sahne alan Le Quatuor'u izlemeye gittik. Gidişimiz baya olaylı oldu ama izlediğimiz her dakikasına değdi .

Çok güzel bir gösteriydi.Dört çılgının keman ve çello çalarak yaptığı stand up tadında bir gösteriydi.Sahnede neler yapmadılar ki?Enstrümanlarını arşesiz çaldılar,elbise askısıyla çaldılar.Birbirlerinin ellerindeki kemanları diğerleri kendi ellerindeki arşeleriyle çaldılar.Dans ederek,ip atlayarak,ayaklarında paletlerle bir sürü akrobasi hareketleriyle çaldılar ve söylediler.

Her biri enfes çaldı ,söyledi ve parodilerle süslediler gösteriyi.

Rock'n roll'dan Bach'ha,Mozart'tan Sinatra'ya acaip sunuşlarla çaldılar.Aralarda ciddileştikleri bölümlerde four seasons geçişleriyle beni benden aldılar .

Çıkarken dilimiz dışarda koşuşturmalı stresli yolculuğa değdi dedik hepimiz.Tekrar Türkiye'ye gelirse kaçırmamanızı tavsiye ederim.Ya da gittiğiniz bir ülkede denk gelirseniz mutalka görün diyorum ki pişman olmazsınız.

İz tv olarak hizmette sınır yok diyerek bir kuble gösteriden izlemeniz için link veriyorum ki daha fazlasını kendinizde bulabilirsiniz.

http://video.google.com/videoplay?docid=4278293178721712713#


Şehirde başka neler oluyor derseniz çok güzel şeyler oluyor.

Geçtiğimiz çarşamba bizim için özel bir etkinliğe katıldık.Beyoğlu Atlas pasajında ki bu sergi hocamızın Polonezköyle ilgili yazdığı kitabın ve çektiği fotoğafların sergisiydi.

Hemen hemen tüm ekip katıldık sergiye.Keyifli ve eğlenceli sergi sonrasında hep birlikte Ara cafeye gittik muhabbete orada devam ettik...

Sergideki fotoğraflara bayıldım.Hele bir fotoğraf vardı ki bence çok çok özel bir şey yakalamış hocamız.

Arkada yemyeşil bir çimenlik... minik bir çocuk çömelmiş minicik eliyle elindeki yiyeceği öne doğru uzatmış önündeki sevimli sincapta çocuğun elindeki yiyeceğe doğru burnunu uzatmış almadan az önce kokluyor.Hem çocuk hem de sincap nasılda sevimliydi.Fotoğraf mini roman gibi dörtleme şeklinde kitapa girmiş.

İstanbul'daysanız mutlaka görün derim.

Ondan önce de Pera müzesindeydik.Çarlık Rusyası sergisi gelmiş ayağımıza kaçar mı ?

Yine seminer ekibiyle gittik.Harika bir sergiydi bitiş tarihini bilmiyorum ama bitmeden önce mutlaka ama mutlaka gidin görün diyorum.

İz tv olarak yine hizmette sınır tanımıyor ve link veriyorum :))

http://www.peramuzesi.org.tr/sergiler/detay_sureli_sergiler.aspx?SectionID=dNPI1fv2cMmEHfhoMz6KQw%3d%3d&ContentID=gMExqMc1El%2bSO5HHdgc3nA%3d%3d



Pera'daki her gelen sergiyi istediğimizde ücret ödemeden gidebililelim diye Pera dostu kartı çıkardık .Normal giriş 7 TL Pera dostu kartı 20 TL'ye daha avantajlı...

Pera müzesine gelmişken Osman Hamdi'nin Kaplumbağa Terbiyecisini görmeden gitmek olmaz deyip indik aşağıya.Reprodüksüyonlarına alışık gözlerimi sahicisi bir süre kamaştırdı. Sonra alışınca diğerlerinden ayrılıp bir süre daha tek başıma karşısında seyrettim yine yetmedi.Tekrar makinemle ziyarete gideceğim yakında kendisini.Belki bu hafta ayarlayabilirsem...

Önümüzdeki hafta yine süper bir sergi getiriyor Pera...

Frida Kahlo'nun ve takıntılı sevgilisi kocası Dieogo Rivera'nın sergisi geliyor.Yihhu ve yuppie diyerek bu sergiyi bekliyoruz tabi ki :)

Kültür ve sanat haberlerinden derlediğimiz haberler şimdilik bu kadar.

Görüşünceye dek hoşca kalınız efendim.