6 Ocak 2011 Perşembe

Bugünlerde



Salı günü yağmurlu bir İstanbul gününde düştüm yollara.Hava acaip soğuktu tam miskinlik yapılacak bir gün ama...


Ne zamandır ertelediğim işler vardı .Daha fazla erteleme yok diyerek despotluk yaptım kendime.Farklı güzergahlarda işleri hallettikten sonra öğleden sonraya doğru yolumu Taksim'e çevirdim.


Hiç acelem olmadan bir yere yetişmek derdi olmadan,saate bakmadan,kimseyi bekletmediğimi bilerek dolaştım İstiklal'de.Önce Ara Cafede bir şeyler atıştırıp ne zamandır ertelediğim sahaflar gezime çıktım.


Uzun süredir Aslıhan'daki sahaf arkadaşıma uğramayı planlıyordum.Gün bugündür diyerek kokoreçcilerin arasından daldım sahaflar çarşısına.Arkadaşımın yanına geldiğimde sohbetle karışık dükkan taramasına giriştim.Bu ziyarette mahsül iyiydi.


Livaneli'nin Bir Kedi, Bir Adam,Bir Ölüm'ünü ,Ece Temelkuran'ın Ağrının Derinliği'ni,Richard Bach'ın Hipnozcu'sunu,Halil Cibran'ın Ermişin Bahçesi'ni,Murat Gülsoy'un Karanlığın aynasında'sı ve Buket Uzuner'in Şiirin kardeşi Öykü'sünü aldım.


Ve bingo.


Komşu dükkanda bu aralar ödevim olan ve almam gereken kitabı buldum.Denis Guedj'in Papağan Teoremi .


Seminerde yine bununla ilgili bir çalışma yapılacak.Ama öncelikle kitap ne menem bir şey okumam lazım.Başlangıç itibariyle gayet ilgimi çekti.Arka sayfadan alıntı"Çözülemeyen bir cinayet ve konuşan bir papağan matematik tarihiyle birleşirse ne olur?


Yedi tane tertemiz kitabı çok uygun fiyatlarla aldım.Elim kolum dolu pazardan ucuza meyve sebze almış teyzeler gibi huşu içersinde çıktım sahaflardan..Caddede yürümeye başladım.


Çiseleyen yağmura ve soğuğa rağmen sallana sallana yürüdüm caddede.


Sonra kulağıma tanıdık bir ses çalındı.Sanki çizgi filmlerdeki gibi notalar dans ede ede bana gel gel işareti yaptılar.Bu davetkar teklifi geri çeviremezdim doğrusu.Mephisto'ya daldım hemen.


Şarkıyı sanki banyoda aynananın karşısında traş olurken söylüyormuş gibiydi Bülent'cim Ortaçgil'cim .Enstrümansız sadece parmak şıklatarak söylediği şarkıyı dinlemeye başladım . Bir yandan şarkının sözlerini dinlerken kitaplara göz atmayı ihmal etmedim.Elimdeki poşetlerde bir dolu kitap yokmuş gibi bir kaç tanesiyle uzaktan uzağa flört ettim ama almadım.Umut Sarıkaya'nın "İşimdeyim gücümdeyim"karikatür kitabını aldım nasılsa o roman sayılmaz diye kendimi avutarak.Bir de ne zamandır izlemek istediğim V for Vendetta'yı .


Bu arada şarkı bitti.Şarkının sonunda ağzı dolu dolu "hoşçakalın" deyip gevrek gevrek güldü Bülent'cim ...


Ş harfini bu şarkıda nasıl da vurgulamış.Özellikle ressamlar Şaşkın derken ne hoş söylemiş...:))


Bugün bütün gün onu dinledim.Şarkıları beğendim.Cd deki bütün parçalar güzel.


Ama yedi yıl aradan sonra yeni şarkılarını dinlediğimde sanki yeni mahsül şarap içiyor hissini verdi bana.Sanki diğer şarkıları daha dinlendirilmiş de, bu yeni cd si sofra şarabıymış gibi ...


Dinleye dinleye dinlendiririm nasıl olsa hem dilime de dolanır. :)


Şarkının sonundaki gibi şimdilik "Hoşçakalın"