17 Kasım 2010 Çarşamba

BU BAYRAM...


Ben bu bayramda kesilen hayvanların hiçbirini görmedim.

Evet kafamı deve kuşu gibi toprağın altına soktum.televizyon seyretmedim.Gazete okumadım."Yazıktır... "diye anlatmaya teşebbüs edenleri susturup konuyu değiştirdim.
Ben bu bayram o iğrenç katliamları görmezden geldim.
Değiştirebildim mi gerçekte olanları ?
Hayır. !!!
Ama dini vecibeler altında hayvanlara zulmedenleri görmezden geldim...
Bir yerlerde okudum."Belki de gerçek kurban kestiğimiz o hayvanlar değil de inancımızdır.Bir kan akıtmakla yerine getirdiğimizi sandığımız inancımız..."

"Canı alınan" hayvanlar yerine ,"canı yapılan" evlere konuk oldum.Kalın
İlk ziyaret ettiğim kendisini köpek sanan kedi Çakıl oldu ne de olsa evin en büyüğü.

Küçükken geldiğinde miyir miyir sesler çıkardığı için adını miyirdek takmıştım.
Kendisi hem cinslerine duyduğum soğukluğu ve ilgisizliği yıkmış şahsiyettir ayrıca.Uyurken üzerime kurulup gözlerini aynen bu şekilde açarak dik dik bakarak gecenin bir yarısı gözümü açtığımda yüreğimi hoplatmış olsa da canımızdır ciğerimizdir.Yanaklarını kaşırken şükran duygusunu elimi yüzümü yalayarak teşekkür eder ki bu hareketiyle Ares'ten farkı yoktur gözümde...

Nadir yerlerde görürsünüz genelde kapıların üzerinde ya da dolapların üzerinde çita gibi dolanır.

Bu da Minnoş'umun kedisi Sarafina.Sahibi de aynı bunun gibi süslüdür.Süsüne olan tutkusu kedisinden belli değil mi?Bu kedisi ...
Bu da çantası..."Sarafina'nın göbeğinden mi kesip çanta yaptın ?" dedikçe "Hayır o benim Barbie çantam..."diyor.Zaten ismi de Barbie'nin kedisinin ismi...Bakar mısınız kedi bile göbeğindeki tüylerden zor ayırt ediyor çantayı :))


Ve bu da minnoşum ,halasının çikolatalı dondurması :)

Bunları yazmıştım baba Ares...Cefakar anne Kar tanesi...Kardeşlerden geriye kalan iki kafadar... İz tv olarak bize ayrılan sürenin sonuna geldik...
Sevgi pıtırcığı modunda tekrar kavuşuncaya dek hoşçakalın.
Sevgiler,hörmetler,tekrardan iyi bayramlar :)