27 Şubat 2010 Cumartesi

TURİSTİK

Bu haftasonu için İstanbul'a yakın bir yerlere cumadan kaçalım istedik arkadaşlarla olmadı.


Ben de deli gibi sıkılmış ve yorulmuş bir şekilde alternatif ararken, İstanbul arkeoloji müzesi geldi aklıma.Geçen sefer seminer ekibiyle gitmiş ,sunumların telaşına hakkıyla gezememiştim o gün.Osman Hamdi'nin hayatını anlatan kaplumbağa terbiyecisini okurken burayla ilgili çok enteresan bilgiler okumuştum.Ve acaip heveslendim tekrar görmek için.

Bugün vakitlece gittik,ta ki müze kapanana kadar dolaştık.Yine de üst katlara çok vakit kalmadı.O da başka sefere ..

Ve aşağıda gördüğünüz karelerle geri döndüm.Öncelikle o gün tek bir kare bile çekemediğim benim sunum konum olan Sidemara Lahti.Burayla ilgili kaleme aldığım sunumumu sizlerle paylaşırım yakın zamanda...


Athena ve devlerin savaşı


Arka fonda Disk atan heykel

Hani taşlaşan insanlarla ilgili söylenenler gerçekse, kesinlikle bu iki adam bir zamanlar canlılardı.



Çok sevimli horoz döğüştürücüler .Sanki sağdaki bıdık"Yav ne olur bir kere daha döğüştürsek,Allah'ın hakkı üçtür. "diyor :o)



Disk atan heykel'in örf ve ananelerimize uygun fotoğraflanması :p











Mask


Bir heykelden kopmuş bacaklar.



İlk gördüğümde Pan'a benzettiğim heykel


En eski aşk şiiri





Kadeş antlaşması







Mumyayı çekerken hep aklıma Tutankamun'un laneti geldi.Hafif tırsmakla birlikte,"Selam mumya,biz dostuz" diyerek yine de fotoğrafladık



Ve boğa burcu bir blogger olarak boğayla gördüğüm her gravürü fotoğrafladım.Onlardan sadece bir tanesi...


Lahitlerin fotoları ayrı bir post konusu olacak.Çok yakında :))

23 Şubat 2010 Salı

Yaşlı adam ve yavru köpeği



Bugün taksim meydanda kırmızı ışıkta beklerken karşı kaldırımda yetmişli yaşlarda bir amca dikkatimi çekti .Elinde tuttuğu tasmayla yanıbaşında kıpır kıpır yerinde duramayan beagıl cinsi yavru köpekle o da yeşil ışığı bekliyordu .Bu yaşta bir amcanın köpek gezdirdiğine ilk kez şahit oldum.


Bizim ışıklarda neden beklediğimize anlam verememiş heyecanla yerinde dört dönen köpüş bir taraftan arabaların kornasından korkup geri geri çekiliyor öbür taraftan adamı çekiştirmeye ve yürümeye çalışıyordu .Zavallı adamcağız köpeği zaptetmeye çalışırken yanında bekleyen insanlara mahçup mahçup bakıyordu yaramaz bir çocuğa söz geçiremeyen bir anne edasıyla.


Karşıdan tebessümle izlerken yeşil ışık yandı.İnsanların yürümesiyle köpek amcayı iyice çekiştirmeye başladı.Amca artık hem sözle hem de tasmayı çekiştirerek sakinleştirmeye çalışıyordu köpüşü .Ama bizimkisi sanki karşıda acil yetişmesi gereken bir toplantı varmışcasına koşuşturuyordu.Yanımdan geçerken amca mecburiyetten koşar adım "dur be kızım " diye söyleniyordu iyiden iyiye..


Sabah sabah şahit olduğum yaşlı ve genç dostun birlikteliği çok hoşuma gitti.


Her ne kadar biri, diğerine ayak uydurmakta zorlansa da..


İyi geceler

21 Şubat 2010 Pazar

YENİ OYUNCAĞIM



Yeni görevimiz verildi.


Oyuncaklarla ilgili araştırmalar yapıp ,kitaplar okuyup kendi çocukluğumuzdan gel-gitlerle yazacağımız hikayeleri anlatacağız.


10 gündür elimizde oyuncakla ilgili kitaplarla dolanıyoruz.Ve müzeden seçtiğimiz bir oyuncak da baş kahramanı olacak hikayemizin.Ben daha müzeye gitmeden seçmiştim oyuncağımı ve cumartesi müzeye gittiğimde umduğumdan daha iyi bir şekilde karşılaştım onunla.


Çocukluğumda da pek bebeklerle oynadığım görülmezdi.Büyüdüm yine oyuncağım bebek olmadı.


Eskiden Pazar günleri bizim evde sinema günleri olurdu.Öğleye doğru çekilen perdeler patlatılan mısırlar eşliğinde kovboy filmlerini izlerdik.Tabi kahramanım kızılderililer olurdu .Arkadaşlarım filmdeki kahramanları beyazlar öldükçe, ya da yaralandıkça kızılderilileri tuttuğumdan dolayı bana kızar ,bense onların savaş çığlıkları gibi sesler çıkartarak onları iyice sinir ederdim.Hatta hangi oyunu oynarsak oynayalım "Kafa derin, kemerimi süsleyecek soluk benizli" diyerek onları iyice gıcık ederdim.


Şimdi ben seçimimi yine onlardan yana yaptım.Onların son reislerini seçtim.


Gerenimo .


1950 lerden kalma bu ABD yapımı oyuncak çok hoş.Ata binmiş , başında bolca tüylerden yapılmış geleneksel başlığıyla ,vakur bir ifadeyle müzeye gelen ziyaretçileri izliyor.


Amerikalılar ,bu insanları yıllarca vahşi diye yaftalayıp kovboy filmlerinde cani ve katil imajı yarattılar filmleriyle.Geçen sene iade-i itibar yapmış olsalarda artık çok geç..Topraklarından ve canlarından olan asimile edilmiş bu ırka benim gibi sempati duyan kaç kişi var ?


Evet Cherokee jeeplere binen abi ve ablalar biraz sempati duyuyorlardır belki .Şayet bu adın nerden geldiğini biliyorlarsa.


Onlara ait kültürleri,hikayeleri ve aforizmaları toparladıkça hikayemde zenginleşecek

Acaip merak ediyorum nasıl bilgilere ulaşıcam diye.


İlerleyen günlerde proje şekillendikçe burdan paylaşırım elbet.
İlk olarak , çok hoşuma giden atasözlerinden bazılarını paylaşayım sizlerle...
"Ağlamaktan korkma! Zihindeki ıstırap veren düşünceler gözyaşı ile temizlenir."
"Gözlerde yaş yoksa, ruh gökkuşağına sahip olamaz"
"Arkamda yürüme, ben öncün olmayabilirim. Önümde yürüme, takipçin olmayabilirim. Sana
uymayabilirim. Yanımda yürü ki böylece seni görebileyim, böylece ikimiz eşit oluruz."
"Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde; beyaz adam paranın yenmeyen birşey olduğunu anlayacak"
"Unutmayın çocuklarınız sizin değildir. Onu Yaratıcı'dan ödünç aldınız."
"Yeryüzü, bize atalarımızdan miras kalmadı,çocuklarımızdan ödünç aldık."


İyi pazarlar.


18 Şubat 2010 Perşembe

Memleketimden ilişki manzaraları


Dün akşam iş çıkışında Beyoğlu'na gittim.Bir iki işimi hallettikten sonra sevdiğim pasajlara girip bakındım öylesine sağa sola .Atlas pasajını pas geçmeyip yine daldım gümüşçülere.Kendime bu haftanın ödülü olarak güzel bir yüzük aldım .


Sonra meydana doğru yürürken onca kalabalığın içinden bir bağırış koptu.


Önce İstiklal'in bir zamanlar var olan delisi sandım.Normal yolunda yürürken birden yanıbaşında bitip ,kulağının dibinde "Hiayyyttt" diye bağırıp kamera şakasındaki abukluklar gibi insanları korkudan yerinden zıplatan adamdır diye düşündüm.Kulak verince bir hakaretler sinsilesi olduğunu duydum...Çocuk yanındaki kız arkadaşına verip veriştiriyor.Ama normal bir kavga değil .Kız suskun,çocuk bariton sesinin son perdesiyle kıza hakaretler yağdırıyor."Sen adam mısın, şerefsizsin falan filan..." Sonra kız sanırım ilk şoku atlattıktan sonra koşmaya başladı çocuğu bırakıp...Anında çocuk da koşmaya başladı ,ama ne özür dileme ne de başka bir şey yapıyor.Kız kaçıyor çocuk ardından koşup yanında yürümeye devam ediyor.Kız köşe kapmaca oynar gibi karşı tarafa geçse de çocuk takibi bırakmadı sonrasını bilmiyorum görüş alanımdan çıktılar.


Canım sıkıldı,sanki o laflar bana söylenmiş gibi keyfim kaçtı...


Ne hale geldi ilişkiler deyip cık cıkladım..Problemsiz ilişki yok tamam da .Tartışmalarında bir seviyesi bir haddi hududu vardır.Şimdi böyle bir erkeğin ne kendisine ne de karşısındaki kız arkadaşına hiç mi hiç saygısı yok bana göre.Birincisi kızı o kadar aşağılamanın, onca insanın içinde yerin dibine sokmanın hiç bir bahanesi olamaz.Kız ne yapmış olursa olsun karşılığı bu değildir..Mutlu değilsen bitirirsin kardeşim ilişkiyi.İkincisi, o kadar hakareti sıraladığın bir kız gerçekten senin gözünde bu aşağılamayı hakkettiyse giden kızın peşinden niye kovalıyorsun?Kovalıyosan demin ettiğin o lafların hepsini yalamış yutmuş olmuyor musun?Ertesi gün hiç birşey olmamış gibi özür dilemeyle atlatılacak bir tartışma değildi .


Geçen yaz,asmalımescitte arkadaşlarla bir şeyler yer,içerken yine böyle bir olaya denk gelmiştim.Yine hararetli bir abi yanındaki kıza verip veriştiriyordu.Sonra hızını alamadı herhalde elindeki bardağı vurdu kafasına tuzla buz etti.Kafadan kan akmaya başlayınca abla başladı bağırış çağırış ağlamaya hemen ordaki görevliler müdahele ettiler falan sonrasını bilmiyorum ...


Hani İstiklal'in huyundan mıdır ,suyundan mıdır?Ya da ben mi denk geliyorum böyle sıradışı kavgalara anlamadım.Kavruk insanlar,kavruk ilişkiler sinsilesi..



Böyle yazınca bir an kendimi şu türkmax de çıkan evlilik uzmanı sarışın kadın gibi hissettim.Ukalalık algılamayın .Her ilişki kendi bacağından asılır.Ama çiviyi balyozla çakmayalım duvara .


Neyse efendim herkeslere kavgasız,gürültüsüz, ilişkiler diliyorum.