25 Eylül 2010 Cumartesi

Yüzünü Dökme Küçük Kız


İşten geç çıktım.Saat sekizi geçiyor. Hava yağdı yağacak ...Trafik kilit... Nişantaşı'ndayım ...Taksi yok... Eve kimbilir kaç saatte gidicem...

O anda aklıma geldi kırkbeş dakika sonra başlayacak olan konser.

Bu kadar kısa sürede kimseyi çağıramam.

Olsun tek giderim ben de.

Bilet var mıdır yok mudur onu bile bilmiyorum .

"Hadi diyorum İzDüŞümler" buna değer.

Taksi hala yok aşağı Beşiktaş yokuşunu yürümeye başlıyorum.On dakika sonra Beşiktaş'tayım yarım saat sonra da Kuruçeşme de...Vee bingo bilet var.Biletimi alıp kapıdan içeri giriyorum.Girişte kullan at sarı yağmurluklardan veriyorlar.Bir taraftan yürüken bir taraftan çin malı yağmurluğu üzerime giyiyorum.Çok komik belediye görevlilerine benzedim olsun yine de çok keyifliyim.

En arkalarda sahneyi ortalayacak şekilde oturuyorum .

O anda yağmur çiselemeye başlıyor.

Onlar da sahneye giriş yapıyorlar.

Zuhal Olcay ve Bülent Ortaçgil ...

İlk şarkıda "iyi ki" diyorum şu an trafikde boğulmak yerine "iyi ki" buradayım ."Yüzünü dökme küçük kız " kafamdaki sarı yağmurluğumla tam da böyle hissediyorum kendimi işte... Yağmur damlalarının yüzümü ıslattığı gibi bu şarkıda yüreğimi ıslatıyor sanki...Zuhal Olcay nefis söylüyor.

İkisini de çok beğenirim ama bunca zamandır ilk kez konserlerine geliyorum.Boğazdan esen rüzgar ,yağan yağmur denizin üzerini aydınlatan arada çakan şimşekler bu ilk konseri daha da bir orjinal hale sokuyor benim için.

"Ölsem de bir kalsamda bir,Yalnızlar rıhtımında,Nisan yağmuru,Sus duymasın,Ben varım,Canım senle olmak istiyor,Çaresizim,Halka açık,Yine aşk var,Olmalı mı olmamalı mı,Oyuna devam,Pervane, Yonca Kategorize etme ..."teker teker ya da birlikte usulcacık söylendi.

Yağmur durdu ama sarı yağmurluğu sevdim ya hala üzerimde...

"Eylül akşamı,Aşkın en mavi hali,El gibi,Sensiz Olmaz,Güller ve dudaklar,Yüzünü dökme küçük kız" en sevdiklerim .Bu şarkılarda sanki evdeymişim gibi bağıra bağıra eşlik ediyorum onlara .Sanki art arda bu en sevdiğim şarkıları bir tek bana özel söylüyorlar.

Ah diyorum keşke bir kadeh kırmızı şarap olsa bu şarkıları dinlerken ne güzel olur.

O kadar dinginim ki sanki deniz kenarındayım da suda taş kaydırıyorum.

Konser bitti.Trafik açılmış,taksi sebil.Eve doğru yola çıkıyorum.

Eve girdiğimde uykudan eser yok eh o zaman diyorum bu gece hiçbirşey eksik kalmamalı .Bozcaada Corvus'larımın sonuncusunu bu geceye yakışır deyip açıyorum.

Baş ucuma koyuyorum aynı az evvel dinlediğim şarkılar gibi...

Yüzünü dökmeyen küçük kız şerefine kaldırıyorum kadehimi...