28 Mart 2010 Pazar

PİPPA'YA


Dün seminerde yine misafirlerimiz vardı.Bingöl Elmas.

Kim di Bingöl Elmas,bir belgesel yönetmeni.En son çektiği Pippa'ya mektuplar belgeseliyle konuğumuz oldu.

Pippa Bacca ise Barış gelini.Dünya barışı için,İnsanların güvenir olduğunu kanıtlamak adına beyaz gelinlikleriyle iki arkadaş yola çıktılar Milano'dan.

Slovenya, Hırvatistan, Bosna, Bulgaristan, Türkiye, Suriye, Lübnan, İsrail ve Filistin güzergahından Tel-Aviv’de noktalanması planlanan bir yolculukdu planladıkları.

Ama organı beynine hükmeden bir hayvan tarafından, Gebze İlçesi’ne bağlı Tavşanlı Köyü yakınlarında, tecavüze uğradı ve boğularak öldürüldü. Bacca ve arkadaşı Silvia nisan ayı ortalarında Kudüs’e ulaşmayı planlıyordu.

Yolculuk başlangıcında, internet sitelerinden "Beraberimizde yolculuk boyunca üzerinde birikecek tüm kirlerle birlikte götüreceğimiz tek elbise beyaz gelinlik olacak "demişlerdi.Ama o gelinliğe , kirlerin en aşağılığı sürüldü.

Bingöl Elmas,Pippa'ya mektuplar adında bir belgesel çekmeye karar veriyor.Siyah bir gelinlik giyip üzerine ,Pippa'nın hayatının sonlandığı noktadan başlıyor yolculuğa.Otostop çekerek ulaşımını sağlayor. Arkada onu takip eden bir araçta ekip arkadaşları var.Hedefi,Pippanın varmak istediği nokta.
Ama bindiği kamyonlarda ya da arabalarda öyle aşağılık konuşmalara maruz kalıyor ki.Dün seyrederken hepimiz sinire kestik.Bana göre çok başarılı bir belgesel olmuş.Sonrasında yaptığımız sohbette Bingöl hanım sorularımızı cevapladı.o kadar çok sorularımız vardı ki konuyla alakalı yazın dedi.Mektup yazın .
Ben de öyle yaptım.İşte benim mektubum.

Sevgili Pippa,Bugün bizimleydin.

İstanbul Oyuncak Müzesinde ,yaratıcılık seminerlerinde ,kuyudaki taşı çıkarmaya çalışan bizlerle…

Sana yapılmış ,kötülüğün aslında bize yapıldığının hepimiz farkındaydık.Üzülmüştük senin ardından.Küfretmiştik,kızmıştık keşke demiştik …

Ama her zaman yaptığımızı yapıp ,seni bu defa da ,sürekli değişen gündemimize kurban etmiştik ...

Sonra bir hemcinsimiz , senin kaldığın yerden,leke göstermeyen bir renkteki gelinlikle düştü yollara.Bayrağı senin kahpece düşürüldüğün yerden aldı.Varmak istediği yol ,en az çıktığı yol kadar uzundu oysa .

Adımını attığı her araçta, masaya getirilen ,kapağı açılınca ,üzerinde dumanları tüten leziz bir et yemeği etkisi yarattı.Kendisine sunulan teklifleri ustaca salvolarla atlattı.Ne de olsa kadındı.Uzun yol şöförleri gibi,bilirdi kadınların bu virajları nasıl geniş almaları gerektiğini .
Bildiklerimizi bir kez daha gördük çektiği belgeselde.Yine utandık insanlığımızdan ne kadın ,ne erkek ayrımı yapmadan…

Şimdilerde,yanlışların doğruları götürdüğü bir memleketteyiz belki.Ama bilir misin ki,bir zamanlar bu memlekette güzel insanlar ve güzel atlar yaşardı.

Ve o güzel insanlar ,o güzel atlarına çoktan binip gitmiş olsalarda,tekrar gelecekler.

Elbette ki gelecekler.


Umutluyuz.
Aynı senin gibi, onun gibi…