11 Mart 2010 Perşembe

BİNALİ İLE TEMİR



Günlerdir öksürük,aksırık,ilaç,antibiyotik labirentinin içinde daralmış durumdayım.

Dün gelen süpriz bir tiyatro davetine hiç düşünmeden evet dedim.Hafta içinde akşam saatinde Nişantaşı'ndan,Kadıköy'e köprü trafiğini göze alarak hem de.

İşten biraz erken çıkıp karşıya yollandım.Öncü gelen arkadaşla Kadıköy'de ne yiyelim derken gözümde Çiya'nın nefis yemekleri şerit halinde geçmeye başladı.Tiyatro öncesi güzel bir yemekten sonra tiyatroya doğru yollandık.

İçeri girdiğimizde otantik nefis bir sahne dekoru karşıladı bizi.Az sonra oyun başladı yanımdaki bağırışla irkildim .Meğer oyuncular sahneden değil yanımızdan adım atarlarmış oyuna .

Murathan Mungan'ın cenk hikayelerinden bir öykü.

Konusu,ormanda bir mağarada bir delibozuk çobanla,nam-ı değer bir kabadayının çatışması

3 kişilik bir oyun .


İki oyuncu ve bir anlatıcı ama ne anlatıcı .O ses tonu ,o mimikler yanımdan geçerken hayran hayran izledim Haldun Ergüvenç'i .


Delibozuk dediğim çobanı canlandıran,yani Temir, Gün Koper,Macit Koper'in oğluymuş.Armut dibine düşmüş .Uzun zamandır bu kadar genç, oyunu coşturan yetenekli bir oyuncu izlememiştim.(Hoş kaç zamandır tiyatroya uğradığım yok utanıyorum bunu yazarken :(

Ve Yıldırım Fikret Urağ.Oyunu hem sahneye uyarlayan ,hem yöneten, hem de Binali'si.

O da beni kadıköy'de bir tiyatroda izleyici değil ,o dağın başındaki mağarada iki erkek arasındaki çatışmayı şahit olan biri gibi hissettirdi.

Ormandan geriye kulaklarımda sanki çığlık atan ordan oraya uçan bir şahin,silah sesleri,Binali ile Temir'in birbirlerine dayılanmaları kaldı.

Ve...

"...Bu kadar susan insandan korkarım ben,
Bu kadar susan insandan korkarım,
Bu kadar susan insandan korkmalı derim.." diyen kelime cambazı Murathan Mungan ...

7 yorum:

  1. Öncelikle geçmiş olsun İzciğim..
    Tam mevsimi hastalanmak için..Yalancı güneşler, ardından gelen çok soğuk günler..Kalabalığın içinde olmak..Kaçış yok..

    Anlattığın tiyatro çok güzele benziyor..Seyircilerin arasından gelip başlaması, 3 kişilik olması ve oyuncuların kalitesi..

    Ama ne yazık ki ben küçük bir şehirde yaşıyorum ve tiyatroya senede bir ancak gidebiliyorum ...
    Benim yerime de git bir daha olur mu???

    Sevgilerimle....

    YanıtlaSil
  2. istanbulda yaşarkenki rutinlerimden biriydi, önce çiya ama mutlaka çiya ve sonra sinema ya da tiyatro... eski keyifli günlere götürdün beni...

    YanıtlaSil
  3. Zeugma'cım gezmeler başladığına göre iyileştim artık.İçtiğim ilaçlar formalite :)

    Sevgili Evren,anadolu yakasında oturmuyorum Allah'tan yoksa halim nice olurdu :))

    Sadece kabak ,ceviz,patlıcan ve domates tatlısı için Çiya yolunu aşındırırdım ben.Yine geldiğinizde yapar ve eski günleri yadedersinzi siz de .Sevgilerimle :)

    YanıtlaSil
  4. 1- Geçmiş olsun,
    2- Ben de dün Konak sahnesinde Bavula gittim, ahım şahım bir oyun ceğildi ama gene de güzeldi

    YanıtlaSil
  5. 1-Teşekkür ederim Decisions.

    2-Aa ne güzel bloggerların tiyatro günü gibi olmuş.3. tiyatroya gittim diyene tombala :))

    a)-sen yeni post yazdığında ben de gözükmüyosun. niye ki ?

    b)İstanbul'a yolu düşenlere tavsiye ederim bu oyunu klasik oyun anlayışından çok uzak ,farklı bir oyundu

    c) sevgiler

    YanıtlaSil
  6. sıkıldım bu gözükmeme olayından, yahu bloggerın içinden takip edin? google reader vs adamı delirtiyor

    YanıtlaSil
  7. Pardon beyim bir hata ettik ,olmaz bir daha !

    YanıtlaSil

Sen Yazmazsan,Ben yazmazsam nasıl çıkar bu postlar aydınlığa ...