12 Eylül 2011 Pazartesi

DOLU(N)AY

Şu an dışarda nefis bir dolunay var.

O dolunaya ilaveten ağrıdan en az onun kadar kocaman olmuş  bir başım.

Aklı başında insanlar gibi ağrı kesici içeceğime büyükçe bir kadehle kırmızı şarap içiyorum.

Güzel havalar göçmen kuşlar misali uzaklara göçmeye hazırlanıyorlar ya...

O yüzden yazın son dolunayını öküzün gözüne kurban ettim bu gece...

Play listmde en damar parçaları ardı ardına tekrar tekrar dinliyorum " Beni öldürmeyen herşey daha güçlü kılar "mottosuyla...

Blog sahibesi bu gece pek bir melankolik .Rica edeceğim alıcılarınızın ayarlarıyla  oynamayınız.

Ne yazacağını kestirmeden sadece yazası olduğu için burada(Hah üçüncü tekil kişi olarak da yazmaya başladı tam oldu!)

Dün gece çok garip feci bir rüya gördüm.Belli ki 11 Eylül'ün  bilinç altımda bir şekilde taşın altındaki solucanlar gibi divil divil divilmesi sonucu pırtlayan bir rüya...

Eskiler ne der ?Allah hayra çıkarsın siz de deyiniz lütfen(demeseniz bile okurken dedirtmiş olayım bi şekilde)

İstanbul semalarında uçan üç dört uçak birbiri ardına hava da çarpışıyor  ve düşüyor.

Ve ben Lost'takiler gibi bütün o düşme detaylarını aşağıdan görüyorum çaresizce izliyorum.Dizlerimi döve döve  böğüre böğüre ağlıyorum.Kaybetme duygusu o kadar gerçekti ki kötü uyandım.

Sabaha karşı uyandığımda hakikatten yüzüm sırıl sıklamdı gerçekten ağlamışım.

10 sene önce bu olay olduğunda arkadaşlarımla çok keyifli bir Antakya gezisindeydim.Antakya'lı arkadaşlarımın mihmandarlığında baharatçılar çarşısında alşveriş yapıyorduk.Gidenler bilir Antakya arap ülkeleri gibidir.Arapça yazılı plakalar,konuşanlar,tabelalar vs.

Bir anda esnaf karıştı herkes televizyonlara hücum etti.Biz ne oluyor dedik ki ikiz kulelere dalış yapan o uçakları gördük ekranda...

Ve televizyonun başından kimse ayrılamadı.Ondan sonra ne alışveriş kaldı ne de bizim tatil keyfimiz...

O uçaktakilerin gökdelene doğru kamikaze dalışı gözümün önünden gitmedi. O an ne hisettiklerini düşünüp durdum günlerce...

Her ölüm zordur ama bilmiyorum beni feci etkiledi sanırım o olay.

Zaten dün gece ki rüyamda bu olayın başka bir türlü tezahürü...

Neyse tatsız konular...

Allah rahmet eylesin hepsine ve sevdiklerine sabır versin.

Son zamanlarda  ne çok kullandığımız iki  cümle kalıbı  oldu bu değil mi?...

Doğu da o kadar çok şehit veriyoruz ki "günaydın ,iyi akşamlar "der gibi rahmet okuyup sabır diliyoruz.

Tabi ateş düştüğü yeri yakıyor ,"bıçak kemiğe dayandı "lakırdısı edenler tüm samimiyetsizlikleriyle yukardaki cümle öbekleri gibi bu cümleyi ağızlarına sakız ediyorlar.

Bloga girerken cumartesi gün ki nefis Bülent Ortaçgil konserini,ilk defa canlı izleme şansı elde ettiğim Birsen Tezer'i ve aynı sahne de yine ilk kez dinlediğim Erkan Oğur'u yazmayı düşünmüştüm bir şekilde...

Ama onlar başka bir post konusu olsun.

Keyifli akşamların konusu olsun hatta...Dün ve Bugün şarabımın rengi gibi kıpkırmızı ...

Bugün demişken bir de 12 Eylülümz var bizim.Tarihe kömür karasıyla yazılan bir 12 Eylülümüz.

Bugünü dolunayla ilişkinlendirip onlardan söz etmemek  yakışık almaz değil mi?

Bir asker kızı olarak hayatım hep bir şekilde ordu evlerinde,askeri lojmanlarda,ast - üst ilişkilerinin gölgesinde geçti.

Rahmetli babamın mensubu olduğu TSK'ni her zaman onurla ve gururla savunmuşumdur her ortamda...

Ama bir 12 Eylül olayımız var ki orda kelimelerin bittiği andır diyorum ben...

Ve benim yerime aşağıdaki kara bilanço konuşsun diyorum...

12 Eylül'de

* 650 bin kişi gözaltına alındı.

*1 milyon 683 bin kişi fişlendi.

* Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı.

*7 bin kişi için idam cezası istendi.

*517 kişiye idam cezası verildi.

* Haklarında idam cezası verilenlerden 50’si asıldı (18 sol görüşlü, 8 sağ görüşlü, 23 adli suçlu, 1'i Asala militanı).

* İdamları istenen 259 kişinin dosyası Meclis’e gönderildi.

* 71 bin kişi TCK’nin 141, 142 ve 163. maddelerinden yargılandı.

* 98 bin 404 kişi “örgüt üyesi olmak” suçundan yargılandı.

* 388 bin kişiye pasaport verilmedi.

* Cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirdi.

*144 kişi kuşkulu bir şekilde öldü.

* 14 kişi açlık grevinde öldü.

* 16 kişi “kaçarken” vuruldu.

* 95 kişi “çatışmada” öldü.

*73 kişiye “doğal ölüm raporu” verildi.

* 43 kişinin “intihar ettiği” bildirildi.

* 30 bin kişi “sakıncalı” olduğu için işten atıldı.

*14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı.

* 30 bin kişi “siyasi mülteci” olarak yurtdışına gitti.

* 300 kişi kuşkulu bir şekilde öldü.

*171 kişinin “işkenceden öldüğü” belgelendi.

* 937 film “sakıncalı” bulunduğu için yasaklandı.

*23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu.

*3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hâkimin işine son verildi.

*400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi.

* Gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi.

* 31 gazeteci cezaevine girdi.

* 300 gazeteci saldırıya uğradı.

* 3 gazeteci silahla öldürüldü.

* Gazeteler 300 gün yayın yapamadı.

* 13 büyük gazete için 303 dava açıldı.

* 39 ton gazete ve dergi imha edildi.