17 Şubat 2009 Salı

Ailenin yeni fertleri


Bu bizim Zeyna.Bizim derken ,ablamın.Ama isim annesi kontenjanından benimde sayılıyor.Pek sevişiriz kendisiyle.

Aslen ,secereli bir Sivas kangalı olup ,çok fazla etliye sütlüye karışmaz.Akşamları yakınından geçen ve onu taciz eden köpeklere şiddetli havlayarak karşılık verir.Ama kapıya gelen satıcılara gıkını çıkartmaz,yabancılamaz.Ya da bizi gördüğü için adamların yanında efendiliğini bozmuyorda olabilir.Bazen dolaşmaya ben çıkartıyorum.Ama maşallah koşmaya başladığında milli atletimiz Elvan gibi koşamadığım için ben hep yarı yolda kalıyorum.Tam bir ıslak köpek bakışlarına sahiptir kendisi.Asla kızamam.Elimden abur cubur yemeye bayılır.Dişlerini elime değdirmeden yavaşça kafasını çevirerek alır .Çok melül ,mahsun bakar gözlerime.Sevdiğim bir Zeynadır kendisi .En yakın sürede bir herkül bulacam ona söz.

Bu da kaçak yolcumuz,Şasta .

Bir sabah kapıyı açtıklarında Zeyna'nın kulübesinin yanında vakur duruşla kendini tanıtmış.Küçük yiğenim Derin, seyrettiği kar patileri filminde gördüğü köpeğin aynısını karşısında görünce delirmiş tabi sevinçten.Bizde kalsın diye ikna etmiş annesini. Site güvenliğinden öğrenildiğine göre köpeğin sahibi bey ölünce yanındaki görevlileri tarafından fazlaca hırpalanmış.
Dayak yedikçe defalarca evden kaçmış,site görevlileri tarafından bulunup evine geri götürülmüş.Ama bir sabah saadeti Zeyna'da bulmuş ki ablamın sahibine götürmesine rağmen kaçıp kaçıp Zeyna'nın yanına sığınmış.Sonra köpeğin varisleride ablama sizde kalabilir demişler.İlk başlarda sevmek için yaklaştığımda sürekli kaçıyordu.Çok ürkekti.Ama artık alıştı .Bahçeden selendiğimde ,Zeyna'yla birlikte gaza gelip elimi kokluyor ve sevmeme izin veriyor.Hiç havladığını duymadım.

Her erkek gibi fazlaca uçkuruna düşkün .Boyuna bakmadan Zeyna'ya yanaşır sürekli .Zeyna'da gayet net bir şekilde "yürümez bu ilişki" deyip kaçar.Yılbaşından önce ablam arkadaşının köpeğine götürdü Şastayı.Boyu boyuna huyu huyuna uygun dişi haski 'yi görünce gözleri parladı hınzırın.

İki üç gün orda misafir ettiler oğlumuzu.Halvet tamamlanınca geri aldık.Sonra kız arkadaşını unutamayan Şasta firar edip arabayla gittiği o eve ,koklaya koklaya tekrar ziyaret etti ve bingo yenge hamile.Yılbaşı gecesi doğum gerçekleşti .O ziyaretlerin sonucunda nurtopu gibi 5 tane yavru dünyaya geldi.
Vee mutlu son ,o yavrulardan ikisi artık bizim. :))


Ailenin yeni fertleri çok şekerler,birbirlerine sarılıp uyuyorlar.Sevdiğimde kucağıma tırmanmak istiyorlar.Yiğenlerimin peşinden kuyruklarını pati pati sallayıp koşuyorlar.
Hani kediler için stres alır diyen bilim adamları var ya onları ablamın evine davet ediyorum :))




































Kim korkar (Hain) Diş Doktorundan?


Off ne kadar canım tatlıymış.Altı üstü üst diş etlerimi kesip oradaki iltihabı temizleyip dikecekler.


Ama çocukluğundan beri diş doktoru fobisi olan ben,o koltuğun yakınından yöresinden geçerken kötü oluyorum.Hele o ince uçlu pensleri,iğneleri gördüğümde hafiften bir baygınlık geçiriyorum.


Esasında herkes bana cesursun derdi.Yani bu çocukluğumdan beri öyleydi.İlkokulda ,sınıfta aşı yapılacağı zaman bütün çocuklar salya sümük ağlarken sıranın en başına kolunu sıvayarak ben geçerdim.Çünkü bir an önce olayım ve bu stresten kurtulayım isterdim.Diğerlerinin ağlaması beni daha fazla korkuturdu.Ya da bütün arkadaşlarım kulaklarını deldirtmeye gittiklerinde,sivri uçlu küpe klipsiyle kendim evde halletmiştim bu sorunu.


Şimdi nerdeee :(


Belki diş doktorundan da bu kadar korkmazdım.Ama 6-7 yaşındayken gittiğim bir doktor sayesinde oluştu bu fobim.Köklü dişimi çekerken elindeki pensesiyle katurt kuturt nerdeyse hiç uyuşturtmadan çeken ,o esnada bir taraftan babamla sohbet etmeye çalışan doktor beyciğimin hayat boyu kulaklarını çınlatırım bu yüzden.


Sayesinde , ne zaman o koltuğa otursam ,elektirikli sandalyeye oturmuş idam mahkumları gibi
kasılıp sonumun başlamasını bekliyorum dehşetle.


Bugün paşa paşa gittim oturdum .Gözlerimi kapadım o aletleri görmezden gelirsem ve başka şeylere konsantre olursam, o acıyı daha az hissederim diye düşündüm. Gözlerim kapalıyken 4-5 iğne yedim sanırım .Sonrasında ben Maldiv'lerde yunus balıklarıyla yüzmeye gittim.Avusturalya'da kanguruları kovaladım.Afrika'da safariye katıldım.Döndüğümde ,dikişlerim atılıyordu.


Doktorumun "2 dikiş atıcam sadece" diyerek ikna ettiği operasyondan 9 dikişle dönmüş durumdayım.


İşin tek güzel tarafı hala uyuşuk dudaklarımla kendimi Angelina Joli gibi hissediyorum :))