26 Eylül 2010 Pazar

TULUYHAN UĞURLU

Dün gecenin aksine bir hafta öncesinden Tuluyhan Uğurlu'nun Sirkeci garındaki geleceğe yolculuk konseri için sözleşmiştik arkadaşımla.

Tuluyhan Uğurlu'nun konserine ilk kez gidiyorum.Konserlerini izleyenler ballandıra ballandıra anlatıyorlardı.Yerebatan Sarnıcın'da,Arkeoloji müzesinde v.s çok başarılı konserler verdi.Şöyle iyidir böyle iyidir diye.Belli bir fan kitlesi var.İyi madem ben de gideyim dedim ama ikinci yarıya kalamadım.Geleceğe yolculukta maalesef ilk arada inmek zorunda kaldım.


Dün gece olduğu gibi bu gece de " ...Hayat dudaklarda mey, Eğlen oyna durma hey !
Yaşamak ne güzel şey..." tandansını yakalayayım her gece, her gece konserlere gideyim ,eğleneyim ,sevgi kelebeği gibi ordan oraya konayım istiyordum ki bünyeye iki konser ağır geldi.



Öğlen yediğim yemek mi dokundu ,dün gecenin gazına içtiğim corvusun azizliğine mi uğradım bilemiyorum ama midem pek keyifsizdi.

Bu geceden notlar;

Zaten kaçık keyfim aradığım ortamı bulamayınca daha çok kaçtı.İlk yarıda pek müziğe kaptıramadım kendimi .Bir kere seçilen salon çok havasızdı.Ses düzenini beğenmedim.Enstrümanlar çok boğuk ve sesler birbirini kapatıyordu.Tuluyhan Uğurlu nedense çok parlamadı gözümde.İlk dakikadan itibaren sanki fazla türbüne oynar şekildeydi mimikleri kafa sallamaları falan.Beni yordu.Müziğin girdabına kapılamadım.

Roland yeni elektronik piyanosunu tanıtması için Tuluyan Uğurlu'yu seçmiş belki ilk olmasının senkronsuzluğumuydu bilemedim ama olmadı.


Arada kimseciklere belli etmeden süzüldüm o kalabalıktan doğruca eve geldim.Nane çayımla kaçan keyfi yakalamaya çalışıyorum.